BİREY GRUP İLİŞKİLERİ VE LİDERLİK
KÜÇÜK GRUPLAR VE GRUP ÇEŞİTLERİ
İnsanlar, toplum içinde yaşarlar. Bu nedenle insan, toplumun değerlerine uygun davranmak zorundadır. Ancak, toplumun değerlerine uygun davranmayı sosyalleşme sonucu öğrenir. Önceleri toplumsal yaşamı bilmediği için davranışları toplumun beklentilerine uygun değildir. Bu duruma "toplum öncesi" dönem denir. Birey, toplumun değerlerini öğrendikten sonra değerlere uygun davranmıyorsa buna da "toplum dışı" denir.
Toplum içinde yaşamak zorunda olan birey, doğumdan itibaren çeşitli gruplar içinde bulunur. Bunlar aile, arkadaş grubu, meslek grupları gibileridir. Örneğin, okulda, sınıftaki öğrencilerle bir grup oluştururken evde de ailemizle bir grup oluştururuz.Grup, ortak amaçlarını gerçekleştirmek için bir araya gelen az çok devamlılığı olan ve karşılıklı etkileşim içinde bulunan insanların oluşturduğu toplumsal birimdir. İnsanlar kendi ihtiyaçlarını karşılamak ve yaşamını devam ettirebilmek için başkalarının desteğine ve onların iş birliğine muhtaçtır. Bu nedenle birey, her zaman bir ya da birden fazla grupla ilişki halindedir. Ancak, insanların bir arada bulunmaları her zaman grup olarak nitelendirilemez. Grup olabilmesi için;
Toplum içinde yaşamak zorunda olan birey, doğumdan itibaren çeşitli gruplar içinde bulunur. Bunlar aile, arkadaş grubu, meslek grupları gibileridir. Örneğin, okulda, sınıftaki öğrencilerle bir grup oluştururken evde de ailemizle bir grup oluştururuz.Grup, ortak amaçlarını gerçekleştirmek için bir araya gelen az çok devamlılığı olan ve karşılıklı etkileşim içinde bulunan insanların oluşturduğu toplumsal birimdir. İnsanlar kendi ihtiyaçlarını karşılamak ve yaşamını devam ettirebilmek için başkalarının desteğine ve onların iş birliğine muhtaçtır. Bu nedenle birey, her zaman bir ya da birden fazla grupla ilişki halindedir. Ancak, insanların bir arada bulunmaları her zaman grup olarak nitelendirilemez. Grup olabilmesi için;
• İki ya da ikiden fazla insanın bir arada olması,
• Ortak amaçlarının olması,
• Karşılıklı ve anlamlı ilişkiler içinde bulunmaları,
• İlişkinin belli bir süre devam etmesi gerekir.
Gruplar, yaptıkları işlerin niteliklerine ve amaçlarına göre birbirinden ayrılır. Bu nedenle grupları değişik şekillerde sınıflandırmak mümkündür. Bunların bazıları şunlardır:
• Üye sayısına göre gruplar, küçük ve büyük gruplar olmak üzere ikiye ayrılır. Küçük gruplar, üye sayısı az olan gruplardır. Oyun grupları, aile, köy, arkadaşlık grupları buna örnektir. Küçük gruplarda üye sayılarının belirli olması nedeniyle yüz yüze (samimi) ilişkiler görülür. Büyük gruplar ise üye sayısının çok olduğu gruplardır. Şehir ve millet bu gruplara birer örnektir.
• Süreleri bakımından gruplar, geçici ve sürekli olmak üzere ikiye ayrılır. Geçici gruplar, kısa bir süre için bir araya gelen ve amaçlarına ulaştıktan sonra dağılan gruplardır. Oyun grupları, mevsimlik işçiler, olimpiyat grupları buna örnektir. Sürekli gruplar çok uzun süre devam eden gruplardır. Aile, akrabalık, köy ve kent grupları buna örnektir.
• İlişki biçimine göre gruplar, birincil ve ikincil olmak üzere ikiye ayrılır. Birincil grup, biz duygusunun hakim olduğu, samimiyete dayalı yüz yüze ilişkilerin olduğu gruptur. Aile ve akrabalık buna örnektir. İkincil grup, ben duygusunun hakim olduğu, menfaate dayalı ilişkilerin yer aldığı gruptur. Siyasi parti, demek, sendika buna örnektir. Sosyal gruplarda bireylerin gruptan etkilenmeleri sonunda grup normları oluşmaktadır. Bireyin davranışlarını anlamak için bu grupları incelemek gerekir.
GRUP ÜYELİĞİNİN BİREYLER İÇİN ÖNEMİ
Birey, aynı anda birçok grubun üyesidir. İnsanlar, grup içinde, yalnız oldukları zamandan farklı davranırlar. Bu da grubun bireyler için çok önemli olduğunun kanıtıdır. Birey, üye olduğu bu gruplara duygusal bağlarla bağlanır ve onunla özdeşleşir. Onunla güler, onunla ağlar.
Birey açısından grubun başlıca işlevleri şunlardır:
• Gruplar, bireylerin amaçlarını gerçekleştirmelerine yardımcı olur.
• Gruplar, bireyleri birbirine yakınlaştırır. Üyeler arasında ortak duygu ve düşüncelerin gelişmesine yol açar.
• Gruplar, bireylerin tutumlarının gelişmesine ve değişmesine neden olur.
• Bireylerin kendilerini güven içinde görmelerine olanak sağlar. Bireylerin grup dışındaki insanlara gösterdiği tepkilerde, güven duygusu önemli bir yer tutar. Güven duygusu nedeniyle grup içinde riske girme davranışı daha yaygın görülmektedir.
• Gruplar, iş bölümüne imkan tanıyarak bireylerin verimliliğini artırır. Grup içindeki birey kendini kanıtlama imkanı bulur.
• Gruplar bireyin sosyalleşmesine yardım eder. Kişiliğin toplumsal yanının gelişmesinde etkili olurlar.
LİDERLİK VE ÇEŞİTLERİ
Toplumsal gruplar, birçok insandan oluşmuştur. Grubu oluşturan bireylerin yetkisi ve görevleri birbirinden farklıdır. Her grupta, üyelerin mevki ve görevlerinin oluşturduğu bir aşama düzeni bulunur. Bu aşamanın en üstü. grubu yönlendiren liderdir.
Lider, grup üyeleri içinde en merkezi rolde bulunan kişidir. Grubun amacına bağlı olarak liderin görev ve yetkileri bulunur. Bu görev ve yetkiler grubun yapısına, ortama ve liderin özelliklerine bağlı olarak belirlenir.
Liderlerin, nasıl ortaya çıktığı ile ilgili pek çok görüş ileri sürümüştür. Bunlardan biri, kişisel liderlik modelidir. Bu kurama göre, bireyi lider yapan onun kişisel özellikleridir. Liderler diğer grup üyelerine nazaran zeki, uyumlu, dışa dönük, kişilikli, olaylara hakim olan bireylerdir. Örneğin, Atatürk, karizmatik bir liderdir yani adeta efsanevi, dahi nitelikte kudrete sahiptir. Onun kişilik özellikleri olarak, etkileyici fizik yapısı, kuvvetli bir mantık, üstün zeka, kendine güven, girişkenlik, cesaret, özveri gibi nitelikler sıralanır.Diğer bir görüş ise ortamsal liderlik modelidir. Bu kurama göre lideri ortam belirler. Lider toplumun özelliklerine, ihtiyaçlarına ve amaçlarına göre ortaya çıkar. Bu kuramda kişisel özellikler göz önüne alınmaz.
Liderler grup içinde karar alan ve yürüten, sorunları çözen ve grup üyelerini yönlendiren bireylerdir. İster atanmış, isterse seçilmiş olsun her lider bu işlemleri yerine getirir. Liderler, görevlerini yapma biçimine ve göreve gelme tarzlarına göre iki ana gruba ayrılırlar. Bunlar otokratik (otoriter) ve demokratik liderlerdir.
Demokratik liderler, üyelerin ortak seçim ya da atama sonucu görevi elde ederler. Görev ve yetkileri kanunlarla belirlenmiştir. Grupla beraber karar alır ve bu kararlara saygı gösterir. Genellikle gruba yol göstericilik ve yönlendirme görevini yerine getirir. Aile içinde bu tarz bir liderlik modelini benimseyen aile reisi yapacağı işlerde grup üyelerinin görüşlerini alır. Üyelere baskı yapmaz.Otokratik liderlik ise üyelerin seçimi ile görevi elde etmez. Grubu, üyelerinden bağımsız olarak kendi düşüncesine göre yönetir. Grup kararlarına saygı göstermez. Bu liderler bütün yetkileri kendinde toplamıştır. Grup üyelerini ast üst ilişkisi içinde yönetir. Bu tarz bir ailede aile reisi, eşinin ve çocuklarının düşüncelerini göz önüne almadan kendi bildiğini yapar. Bu nedenle aile bireylerini sürekli baskı altında tutar. Bazen zor kullanır.
Toplumsal gruplar, birçok insandan oluşmuştur. Grubu oluşturan bireylerin yetkisi ve görevleri birbirinden farklıdır. Her grupta, üyelerin mevki ve görevlerinin oluşturduğu bir aşama düzeni bulunur. Bu aşamanın en üstü. grubu yönlendiren liderdir.
Lider, grup üyeleri içinde en merkezi rolde bulunan kişidir. Grubun amacına bağlı olarak liderin görev ve yetkileri bulunur. Bu görev ve yetkiler grubun yapısına, ortama ve liderin özelliklerine bağlı olarak belirlenir.
Liderlerin, nasıl ortaya çıktığı ile ilgili pek çok görüş ileri sürümüştür. Bunlardan biri, kişisel liderlik modelidir. Bu kurama göre, bireyi lider yapan onun kişisel özellikleridir. Liderler diğer grup üyelerine nazaran zeki, uyumlu, dışa dönük, kişilikli, olaylara hakim olan bireylerdir. Örneğin, Atatürk, karizmatik bir liderdir yani adeta efsanevi, dahi nitelikte kudrete sahiptir. Onun kişilik özellikleri olarak, etkileyici fizik yapısı, kuvvetli bir mantık, üstün zeka, kendine güven, girişkenlik, cesaret, özveri gibi nitelikler sıralanır.Diğer bir görüş ise ortamsal liderlik modelidir. Bu kurama göre lideri ortam belirler. Lider toplumun özelliklerine, ihtiyaçlarına ve amaçlarına göre ortaya çıkar. Bu kuramda kişisel özellikler göz önüne alınmaz.
Liderler grup içinde karar alan ve yürüten, sorunları çözen ve grup üyelerini yönlendiren bireylerdir. İster atanmış, isterse seçilmiş olsun her lider bu işlemleri yerine getirir. Liderler, görevlerini yapma biçimine ve göreve gelme tarzlarına göre iki ana gruba ayrılırlar. Bunlar otokratik (otoriter) ve demokratik liderlerdir.
Demokratik liderler, üyelerin ortak seçim ya da atama sonucu görevi elde ederler. Görev ve yetkileri kanunlarla belirlenmiştir. Grupla beraber karar alır ve bu kararlara saygı gösterir. Genellikle gruba yol göstericilik ve yönlendirme görevini yerine getirir. Aile içinde bu tarz bir liderlik modelini benimseyen aile reisi yapacağı işlerde grup üyelerinin görüşlerini alır. Üyelere baskı yapmaz.Otokratik liderlik ise üyelerin seçimi ile görevi elde etmez. Grubu, üyelerinden bağımsız olarak kendi düşüncesine göre yönetir. Grup kararlarına saygı göstermez. Bu liderler bütün yetkileri kendinde toplamıştır. Grup üyelerini ast üst ilişkisi içinde yönetir. Bu tarz bir ailede aile reisi, eşinin ve çocuklarının düşüncelerini göz önüne almadan kendi bildiğini yapar. Bu nedenle aile bireylerini sürekli baskı altında tutar. Bazen zor kullanır.
FARKLI LİDERLİK TARZLARININ ETKİLERİ
Liderler, genellikle grubun yönetim görevini üstlenen bireylerdir. Bu görevlerini yerine getirirken grup bireyleri üzerinde etkili olurlar. Grup çalışmalarının nasıl ve hangi yönde olacağına karar verirler. Liderin yönetim şekli ve onun çeşitli özellikleri grup üyelerini etkiler. Otokratik liderlik tarzında, grup içi çalışmaların merkezinde lider bulunur. Bu durum, grup üyeleri üzerinde olumsuz etki yapar. Ayrıca, liderin çeşitli özellikleri bu etkiyi değiştirir. Bütün yetkiler liderde toplandığı için liderin yerinde olmaması, grupta düzensizliğe yol açar. Otoriter liderlik tarzında, lider ile grup üyeleri arasında bir uzaklık oluşur.
Demokratik lider tarzında ise görev ve yetkiler bölüşülmüştür. Grup, tam olarak lidere bağlı değildir. Bu liderler ile grup üyeleri arasında sürekli bir iş birliği vardır. Bu da grup üyelerinin birbirine olan bağlılığını artırır. Grup içinde düzen hakimdir.
Demokratik lider modeli, otokratik lider modelinden daha üstündür. Demokratik lider modelinin olduğu gruplarda sosyal ilişkiler, dayanışma ve sosyal düzen daha güçlüdür.
Liderler, genellikle grubun yönetim görevini üstlenen bireylerdir. Bu görevlerini yerine getirirken grup bireyleri üzerinde etkili olurlar. Grup çalışmalarının nasıl ve hangi yönde olacağına karar verirler. Liderin yönetim şekli ve onun çeşitli özellikleri grup üyelerini etkiler. Otokratik liderlik tarzında, grup içi çalışmaların merkezinde lider bulunur. Bu durum, grup üyeleri üzerinde olumsuz etki yapar. Ayrıca, liderin çeşitli özellikleri bu etkiyi değiştirir. Bütün yetkiler liderde toplandığı için liderin yerinde olmaması, grupta düzensizliğe yol açar. Otoriter liderlik tarzında, lider ile grup üyeleri arasında bir uzaklık oluşur.
Demokratik lider tarzında ise görev ve yetkiler bölüşülmüştür. Grup, tam olarak lidere bağlı değildir. Bu liderler ile grup üyeleri arasında sürekli bir iş birliği vardır. Bu da grup üyelerinin birbirine olan bağlılığını artırır. Grup içinde düzen hakimdir.
Demokratik lider modeli, otokratik lider modelinden daha üstündür. Demokratik lider modelinin olduğu gruplarda sosyal ilişkiler, dayanışma ve sosyal düzen daha güçlüdür.
TUTUMLAR VE SOSYAL DAVRANIŞ
TUTUMLAR VE ÖN YARGILARIN KAYNAĞI
Tutumlar ve ön yargılar, bireylere özgü davranışlardır. Doğuştan getirilen kalıtsal özellikler, içinde yaşanılan kültür ve alınan eğitim, yaşamda karşılaşılan olumlu ve olumsuz olaylar, edinilen tecrübeler, tutum ve ön yargılarımızı belirler Olay ve nesneler hakkında iyi kötü, güzel çirkin gibi yargılar ve sürekli tekrarlanan düşünceler, alışkanlıkların oluşmasına yol açar. Sabah kahvaltısında belli markadaki yağı tüketiriz. Ekmek aldığımız fırının temiz olduğunu kabul ediyorsak mutlaka o fırından ekmek almaya çalışırız. İşte bunların hepsi iyi-kötü, güzel çirkin gibi ön yargı ve tutumlarımızdan kaynaklanır.Tutum, bireyin, bazı obje, kişi ve kurumlar ile ilgili düşünce, duygu ve davranışlarını etkileyen eğilime denir. Tanımdan da anlaşılacağı gibi tutumun en başta gelen niteliği, onun bir bireye ait olmasıdır.
Tutum, doğrudan gözlenebilen bir özellik değildir. Bireyin gözlenebilen davranışlarından dolayı varsayılan bir eğilimdir. O halde tutum, gözlenebilen bir davranış değil davranışı hazırlayıcı bir eğilimdir.
Tutum, doğrudan gözlenebilen bir özellik değildir. Bireyin gözlenebilen davranışlarından dolayı varsayılan bir eğilimdir. O halde tutum, gözlenebilen bir davranış değil davranışı hazırlayıcı bir eğilimdir.
Tadını bilmediğimiz bir yemeği sevmediğimizi söyleyerek yemeyiz. Bazı insanlar televizyonda haber programını izlerken bazıları film ya da eğlence programını tercih eder. İki kız kardeşten biri kırmızı ve tonlarında elbise alırken diğeri sarı ve tonlarında elbise alır. Buradaki beğeni ve tercihlerin her biri farklı insanların farklı tutumlarını göstermektedir. Nedeni açıkça belli olmasa da bu tutumlar, birer davranış olarak ortaya çıkmaktadır.
Tanımda yer alan "obje"(psikolojik obje) kavramı, birey için bir anlam taşıyan ve bireyin farkında olduğu herhangi bir nesnedir. Örneğin, öğretmeninin hediye ettiği şiir kitabı, Dilek için değerlidir ve bu nedenle psikolojik objedir. Fakat, Özlem için bu, psikolojik bir obje değildir. Bir birey için her türlü nesne, psikolojik obje olabilir. Örneğin, çocuğun bebeği, ev hanımının çamaşır makinesi, futbolcunun forması gibi.
Tanımda yer alan "obje"(psikolojik obje) kavramı, birey için bir anlam taşıyan ve bireyin farkında olduğu herhangi bir nesnedir. Örneğin, öğretmeninin hediye ettiği şiir kitabı, Dilek için değerlidir ve bu nedenle psikolojik objedir. Fakat, Özlem için bu, psikolojik bir obje değildir. Bir birey için her türlü nesne, psikolojik obje olabilir. Örneğin, çocuğun bebeği, ev hanımının çamaşır makinesi, futbolcunun forması gibi.
Tutumlar, genellikle birbirine uyumlu olan üç öğeden oluşmuştur. Bunlar düşünce, duygu ve davranıştır. Bu öğeler, yerleşmiş, güçlü tutumlarda tam olarak görülür. Öğeler, tutumları kendi içinde tutarlı hale getirir.
İnsanlar, farkında olmadan duygu, tutum ve düşüncelerinde ön yargılar kullanırlar. Ön yargı, bir konuda bilgiden çok duyguya dayalı olumlu ya da olumsuz bir yargıdır. Varlığını çoğu kez kabul etmediğimiz ön yargılar, birçok sosyal durumda kendini gösterir. Tanıdığı bazı kişilerin kredi kartı kullanarak borç altına girdiğini ve sıkıntıya düştüğünü gören kişi, kredi kartına karşı olumsuz ön yargı geliştirir. Daha sonra kendisine kartın kazandırdıkları anlatılsa dahi kredi kartı kullanmayı reddeder.
Hayatımızı etkileyen ön yargıların nasıl oluştuğunu ve kaynaklarını açıklamaya çalışan dört temel yaklaşım vardır. Bunlar;
• Ön yargıların çocukluktaki yaşantılar sonucu elde edildiği,
• Ön yargıların kişiliğin bir parçası olduğu,
• Ön yargıların grup üyeliğinin doğal bir sonucu olduğu,
• Ön yargıların temelinin, algılanan benzerlikler olduğudur.
Ön yargıların başlıca özellikleri şunlardır:
Ön yargıların başlıca özellikleri şunlardır:
• Ön yargı ile sınıflandırılan nesne ve bireylerin, aynı özelliklere sahip olduğu kabul edilir.
• Ön yargı, nesnesi hakkında, kalıp yargılar oluşturur,
• Ön yargılar, insanları birbirinden uzaklaştırabilir ya da yakınlaştırabilir.
• Ön yargılar, insanları birbirinden uzaklaştırabilir ya da yakınlaştırabilir.
Ön yargılar bazı toplumlarda çok büyük sorunlara neden olmuştur. Amerika Birleşik Devletleri'nde siyahlara karşı oluşan olumsuz tutum ve ön yargılar sonucunda ırkçı uygulamalar yapılmıştır.
“Önyargıları parçalamak, atomu parçalamaktan zordur…” (Albert Einstein)
Önyargı ile ilgili kısa film önerisi: https://www.youtube.com/watch?v=KT1HMqyCNAw
Yorumlar
Yorum Gönder